Benim sözüm, hiçbir zaman belirli kişilere ya da kurumlara doğrudan bir saldırı değil. Hedef aldığım şey çok daha temel, çok daha insani bir şey: Hakkaniyet. Çünkü bu ülkede gece gündüz demeden çalışan, sınavdan sınava koşan, uykusuz gecelerde kitaplara gömülen, ailesinin son imkânlarını kullanarak bir yerlere gelmeye çalışan binlerce genç var. Bizler, bu gençlerin mücadelesini biliyor, tanıklık ediyor ve hatta kendimiz yaşıyoruz.
Dolayısıyla bütün bu emeklerin, birilerinin torpiliyle ve sahte belgeleriyle kolayca aşıldığını görmek, insanın yüreğini burkuyor. İçinden "neden ben yıllarımı verdim, neden bu kadar çabaladım?" diye sormadan edemiyor insan. Bu tepki; kıskançlıktan ya da öfkeden değil adalet duygusunun zedelenmesinden doğuyor. Çünkü en çok da bu ülkede hâlâ dürüstçe bir yerlere gelmeye çalışanlara yazık oluyor.
Ben kimseye hakaret etmek niyetinde değilim. Kimsenin şahsına sözüm yok. Ama hakkı çiğneyen, insanların umutlarını, hayallerini çalan kim varsa onlara karşı içimden gelen bu tepkiyi bastıramıyorum. Emeğin hiçe sayıldığı bir sistemde dürüst insanların umutlarının nasıl kırıldığını hepimiz görüyoruz. İşte bu yüzden adaletin herkes için geçerli olması gerektiğini düşünüyorum. Hiçbir başarı; hileyle ve sahtekârlıkla gölgelenmemelidir.
Dilerim ki hak yerini bulur. Ama gerçekten bulur.