Whistle

Ruhsuz Filozof
Kurucu
Kurumsal Üye
Geliştirici
Yardımsever Üye
Mesaj
11.494
Çözümler
546
Beğeni
12.051
Puan
5.864
Bazen kendi kendime düşünüyorum. Acaba uğraştığım şeyler ne kadar gerekli diye. Bunun dünyaya, dünyadaki insanlara katkısı ne diye. Hep kafamı kurcalar zaten. Çevre sorunları, yoksulluk. Her zaman bunların nasıl çözülmesi gerektiğini düşünürüm. Bunları düşünen biri olarak da ülkemizdeki siyaseti de takip eden birisiyim.

Bugün facebookta başkalarının gönderilerine bakarken bir videonun paylaşıldığı gönderi dikkatimi çekti ve izledim. Bu video belki her birimizi daha bilinçli yapacaktır diye düşünüyorum. Temennim bu benim. Toplumda çürüme artık öyle bir hal aldı ki liselerinde dünya sorunları, bilim yerine artık peri masallarını ilgilendiren, sokakta konuşulacak konular konuşulur hale gelmiş. Hatta öğretmenlerin bile buna ayak uydurması beni derinden sarstı.

Bu forumda veya başka sitelerde bulunup birşeyler öğrenmenin peşinde olan arkadaşlar. Sizlerin yukarıda verdiğim insanlardan farklı olduğunu hissederek bu videoyu paylaşmak istiyorum.
Sitenin kurucusu olarak sadece 6 dk 19 saniyenizi bu videoya ayırın. Bunun üzerinde isterseniz hayatınız boyunca düşünün isterseniz 1 saat düşünün. Şunu unutmayın ki gerçekler yüzleşene kadar inkar edilebilir.

Videoyu izleyemeyen olursa diye, videodaki tüm konuşmaları bir metine döktüm.
Bir çocuğun dünyaya feryadı;
Geleceğimi kaybetmek, seçimi kaybetmek gibi birşey değil ya da hisse senedinde bir kaç puan.
Artık güneşe çıkmaya korkuyorum, çünkü ozon tabakamızda delikler var.
Soluk almaya korkuyorum, çünkü içinde hangi kimyasallar var, bilmiyorum.
Balık tutmaya giderdim babamla, Vancouver'da, evimde. Ta ki, birkaç yıl önce, kanserli bir balık bulana dek.
Ve şimdi, hayvan ve bitki türlerinin soyunun tükendiğini duyuyoruz, gün be gün sonsuze dek yokolarak.
Şu hayatımda, büyük vahşi hayvan sürülerini görmeyi hayâl ediyorum. Vahşi ormanları ve yağmur ormanlarını, kuşlarla ve kelebeklerle dolu olan ama şimdi merak ediyorum, çocuklarımın bile görmesi mümkün mü diye.
Benim yaşımdayken, böyle şeyler için endişelendiniz mi?
Bunların tümü gözlerimizin önünde oluyor, yine de istediğimiz kadar zamanımız ve tüm çözümlerimiz varmış gibi davranıyoruz.
Ben yalnızca bir çocuğum, tüm çözümlere sahip değilim. Ancak farkına varmanızı isterim ki, sizde sahip değilsiniz.
Ozon tabakamızdaki deliği nasıl onaracağınızı bilmiyorsunuz.
Akarsudaki somon balığını nasıl geri getireceğinizi bilmiyorsunuz.
Soyları tükenen hayvanları nasıl geri getireceğinizi bilmiyorsunuz.
Ve şimdi çöl olan yerdeki ormanı geri getiremezsiniz.
Eğer nasıl düzelteceğinizi bilmiyorsanız, lütfen bozmayı bırakın.
Sizler burada, hükümetlerinizin temsilcileri olabilirsiniz. İşadamı, organizatör, muhabir yada politikacı da olabilirsiniz.
Ama aslında sizler, anne, baba, kardeş, abi, hala ve amcasınız.
Ve hepiniz, birilerinin evladısınız.
Ben yalnızca bir çocuğum, yine de 5 milyarlık bir ailenin fertleri olduğumuzu biliyorum. Aslında, 30 milyon tür. Sınırlar ve hükümetler bunu asla değiştiremeyecek.
Ben yalnızca bir çocuğum, yine de hepimizin aynı teknede olduğunu biliyorum. Ve tek bir amaca giden, tek bir dünya olarak davranmamız gerektiğini.
Öfkem, kör olmadığım için. Ve endişem, nasıl hissettiğimi dünyaya anlatmaya korkmuyor olmam.
Ülkemde çok fazla israf var. Satın alıyoruz ve atıyoruz. Satın al ve at.
Yine de, kuzeydeki ülkeler yoksulluğunu paylaşmıyor.
Yeterince fazlasına sahip olsak bile, paylaşmaktan korkuyoruz.
Varlığımızın birazı gidecek diye ödümüz kopuyor.
Kanada'da bizler, ayrıcalıklı bir hayat yaşıyoruz, bol gıda, su ve barınak.
Saatlerimiz, bisikletlerimiz, bilgisayarlarımız ve televizyon setlerimiz var.
Liste iki günde saymakla bitmez.
İki gün önce, şurada, Brezilya'da sokakta yaşayan çocuklarla vakit geçirirken, çarpılmışa döndük.
Bu, bir çocuğun bize anlattığı. "Keşke zengin olsaydım. O zaman, tüm sokak çocuklarına yiyecek, giyecek, ilaç, barınak, sevgi ve yakınlık verirdim."
Hiç birşeyi olmayan bir sokak çocuğu bile paylaşmaya razıysa neden herşeyi olan bizler, hâlâ bu kadar açgözlüyüz?
Düşünmeden edemiyorum, bu çocuklar benimle aynı yaşta. Ve doğduğumuz yer yüzünden, aramızda muazzam bir fark var.
Ben de, Rio Favelas'da yaşayan o çocuklardan biri olabilirdim.
Ben de, Somali'de açlıktan ölen bir çocuk olabilirdim.
Ya da Orta Doğu'da bir savaş kurbanı.
Veya, Hindistan'da bir dilenci.
Ben yalnızca bir çocuğum ve biliyorum, savaşa harcanan onca para çevresel cevaplar bulmak için yoksulluğun bitmesi ve anlaşma yolları bulmak için harcansa, dünyanın nasıl bir olabileceğini.
Okulda, hâtta anaokulunda bize dünyada terbiyeli olmayı öğretiyorsunuz.
Bize, işlerin yürümesi için, diğerleriyle didişmememizi söylüyorsunuz.
Diğerlerine saygı göstermeyi.
Kendi pisliğimizi temizlemeyi.
Diğer yaratıkları incitmememizi.
Paylaşmayı, açgözlü olmamayı.
Madem, neden yapmamamızı söylediklerinizi kendiniz yapıyorsunuz?
Neden bu konferanslara geldiğinizi unutmayın.
Bunu yapmak için.
Biz, sizlerin çocuğuyuz.
Nasıl bir dünyada yetiştiğimize siz karar veriyorsunuz.
Ebeveynler, şöyle diyerek çocuklarını rahat ettirebilirler: "Her şey çok güzel olacak.", "Bu, dünyanın sonu değil." Ve, "Elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz." Ama artık söyleyebileceğinizi sanmıyorum.
Sizin öncelikler listenizde bile var mıyız?
Babam her zaman der ki: "Sen, yaptığım şeysin, söylediğin değil."
Sizin yaptıklarınız, beni geceleri ağlatıyor.
Siz yetişkinler, bizi sevdiğinizi söylüyorsunuz. Ancak, sizden talep ediyorum. Lütfen.
Hareketleriniz, sözlerinizi yansıtsın.
Teşekkür ederim.

 
Geri
Üst